24 Ocak 2014 Cuma

ZENGİN KOCA DOLANDIRICI KOCA

              Zengin koca, her kadının hayalidir. “Yemesin yedirsin”in ötesinde bir sevdadır bu: Yesin, yedirsin, yiyelim amma velakin hiç eksilmesin. Sonu gelmeyen bir zenginlik! Harem fantazisi gibi bir elin yağda, bir elin havyarda. Böyle mis bir baloncuğun içindeyken insan manyak mı dünyaya bir kere geldiğini bilmesine karşın şüphelere gark olup: “La bu suyun kaynağı nereden?” desin. Haydi tut ki bir gece ansızın kıllandın sordun. Adam da dandirikten bir cevap üfürdü. Az emekle ikna olacağın on metre öteden belli. Zevk ü sefa ırmağından botoks yaptırıp doğacak çocuklarına yaşamın bulunduğu az sayıda kimseye açıklanmış bir gezegenden devremülk almak istemez miydin hanım?

             Ben de lafı dolandırmayayım artık! Efenim etraf dolandırıcı kaynarken bizimki ancak laf dolandırma level'ında kalıyor işte naparsın?! Ahlakımız batsın! Malum ileri düzey olarak takdim edilenlerden hangisinin gizliden, hangisinin açıktan, nasıl türlü dolandırıcılıklara imza attığı, nasıl bandıra bandıra rüşvet yediğinin bir bir ortaya çıktığı bir gündemle çalkalanıyoruz. Kimin defterinin dürülüp kimin dürülmeyeceği zaten belli olduğundan pek büyük heyecanlara gark olduğumu söyleyemeyeceğim ama herkeslerin ilgisini zıplatan Ebru Gündeş'in kocasıgilin mal varlığı meselesine değinmeden geçmeyeyim dedim.

            Devletin malı deniz, yemeyen domuz diye sözümüz varken Ebru Gündeş'ten büyük erdemler beklemek accuk abes olacaktır. Arabesk-fantazi-pop artık hangi kategoriyse (üçünden biri herhalde ya da karışımı) müzik yapan bir hatuna ne şampayanlar açtırılmıştır. O da pek tabii içlerinden en iyisini seçecekti. Memleket zaten karanlık adama boy vermişken aşkı ile yakalayan hediyelere boğan bu adamcağızı Gündeş ne halt yemeye reddedecekti?! Arada alınan hediyeler basına taşınınca elbet “Doğacak çocuumuuuuza rızk abisi! İstikbal Mars'tadır”diyecekti. Neticede çocuk bu ülkede önemli bir paradigma. Mazallah çocuğun geleceği mevzubahis olunca kafayı sıyırıp ne yapacağını şaşıran ana-babalar var. İnsanımız için gayet anlaşılır bir açıklama idi Gündeş'in yaptığı: “Sizde de var. Siz de bir tarafınızı yırtıyorsunuz çocuğunuz için. Ahanda biz de geleceğine yatırım olsun diye şey ettik!” gibisinden. Ya ne diyecekti? “Fırtınalar koparsa kopsun. Sürüklesin ikimiziiii! Arzular tutuştursun bizi. Razıyım sonuna. Senle olsuuuun” mu deseydi? “Arzu”, “tutku”, “spor araba”, “her türlü hırsa sahibim” ancak şarkı sözünde kabul edilebilir.

             Şimdi Ebru Gündeş'in durumuna bir de şu açıdan bakılabilir: Kadın kocasının ne iş yaptığının farkında biri olarak “Hayırlara vesile olsun” yerine “Hayır” deyip Zerrab'ı reddetseydi. “Ben neticede hayatta çok trajik anlar yaşadım. Hepsinde de işimi yaptım” minvalinde kurduğu cümleyi bir de aile kurma meselesinde gösterseydi acaba daha mı onurlu bir portre çizecekti? Aslında üzerinde düşündüğüm şey ;Ebru Gündeş'ten ne beklendiği? Kara para aklamayan bir adamla olmanın Gündeş için cazibesi nedir? Gündeş mesleğinde belli bir noktaya gelmişken aile kurarken daha aklı başında, geliri belli bir eş mi seçmeliydi? Ya da kimi sanatçı tayfasından örneklere eklemlenip “single-mother”lığa mı soyunmalıydı? Ataerkilliğin yüceltildiği arabeskin dibindeyken bu da uçuk bir örnek mi olurdu? “Geleneklerimize uydu mu şimdi?” sorusunu mu doğururdu akıllarda? Ülkemiz sınırları içinde single-mother'lıktan ödleri korkan binlerce hatun kişisi var. “Ay öküz de olsa çocuğumun babası olsun, öküz model olsun, neticede erkektir” düşüncelerini kıramayan yığınla ekonomik özgürlüğünü ilan etmiş hatun var. Hasbel kader evlenip herifin her türlü manyaklığına katlanmayı görev bilen, boşanma kabusu ile uykuları kaçan hatunlar... Bunların arasında Ebru Gündeş'in temsil ettiği dünyaya kıyasla daha entelektüel olanlar olduğu düşünülürse...Tanrım giderek içim kararıyor!
           
          Son olarak Gündeş'in geçen gün Acun'un programında söylediklerine flash back yapalım: “Çok şaşkın ve çok üzgün olduğum bir konu. Reza benim çocuğumun babası ve benim de kocam. Biz çok severek evlendik. Ve evlenirken bir söz verdik. İyi günde, kötü günde beraber olacağız diye.
Evet, bir karanlıktan geçiyoruz. Bildiğim bir şey var ki; her gecenin bir sabahı var. Biliyorum ki bunun da bir sabahı var” diyen Gündeş devamında: “Hayatta her şey, hiç kimse unutmasın ki insanoğlu için” ifadesine zıpladı. Bu cümle bile başlı başına tuhaf bir ikilem yarattı bünyemde. Birincisi sanki iftiraya uğramış bir kadın imajı yaratma çabası, ikincisi kocasının bir dolandırıcı olduğunu kabul eden, hatta para-pul bunlar insanın nefsini oynatan şeyler, her şey insana kafasıyla kocasının tahliyesini bekleyen bir kadın. Elbette Gündeş ilk ihtimali kastediyordu duygu durumuna bakılırsa ama yuh artık yav! Çocuk tabii yine kullanılan bir öge olarak sonraki ifadesinde bizlere nanik yapıyor: “Allah’ım inşallah bu kara günler çok çabuk geçer, çünkü çocuğumun incinmesini

istemiyorum”. İtibarın sarsılması en çok çocuğu etkileyecek korkusunu seyircinin yüreğine işletti vallahi! Arada da geç de olsa mesleğine sarılan bir kadının cümleleri: “Ben işimi çok severek yapıyorum. Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Evlenmeden önce de işimi yapıyordum, evlendikten sonra da işimi yaptım, bugünden sonra da işimi yapacağım”. Öğrencilere: “okula siyaset sokmayın, işinize bakın, dersinize çalışın” demeyi görev edinen öğretmene örnek öğrenci yanıtı gibi adeta Gündeş'in cümlesi. Biraz da kocasından bağımsız olduğuna göz kırpan bir eda. “O beni işimden men edemedi. Bırakın şimdi onu, benim durum ne olacak?” der gibi gibi. Tabii “bırakın rızkımı kazanmaya devam edeyim, beni sizler yarattınız, hep böyle kalın cana yakın” iması da var. Bunun üzerine seyirci de durur mu yapıştırır “şak şak”ı. Valla Ebru Gündeş'in birkaç cümlesinden hareketle dediklerinin mealini çıkarsam kitap olur. Hem pişkin, hem mağduru aynı potada eriten bir belagat ustası gibi maşallah! Gelelim kıssadan hisseye zengin koca, dolandırıcı kocadır. Aman bacım dikkat etmeli! Zengin adamdan korkacaaan!

*Görselin aparıldığı site:
http://www.stargundem.com/resimler/566000/566756.jpg